İçeriğe geç

Televizyonun ekranı birden neden kararır ?

Televizyonun Ekranı Birden Neden Kararır? Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Perspektifinden Bir İnceleme

Televizyon ekranının birden kararabilmesi, bazen teknik bir sorun, bazen de bir anlatımsal kesinti olabilir. Ancak, bu basit bir sorunun ötesine geçebilir. Bu durumun toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet gibi konularla bağlantısını düşündüğümüzde, ekranın kararma anı, bazen toplumsal yapılar, değerler ve eşitsizliklerle ilgili derin bir metafor haline gelir. İstanbul’un kalabalık sokaklarında, metrobüslerde, kafelerde sıkça gözlemlediğim sahneler üzerinden, bu fenomenin farklı toplumsal kesimleri nasıl etkilediğini anlamaya çalışalım.

Teknik Bir Sorun mu, Yoksa Bir Metafor mu?

Televizyonun ekranı birden kararınca, çoğu insanın ilk aklına gelen şey teknik bir arızadır. Ekranın kararacağı an, sanki bir şeylerin ters gittiği, bir şeylerin bozulduğu veya bir şeylerin eksik olduğu hissini doğurur. Ama bence, bu bazen toplumsal bir sorunla da örtüşebilir. Zira, toplumsal cinsiyet ve çeşitlilik gibi konulara dair sorunlar da sık sık birden kararır, görünmez hale gelir ve bu sessizce varlıklarını sürdürür.

Bir gün metrobüste bir grup kadının televizyon ekranı üzerinde spor haberlerine göz attığını gördüm. Birden ekran kararınca, ekranın arkasındaki kadın sporcuların yokluğuyla ilgili bir konuşma başladı. “Bir spor haberinde hep erkeklerin adı geçiyor, kadınlar ya yok ya da çok küçük bir yer kaplıyorlar” dedi biri. Ekranın kararışı, aslında toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair bir yansıma gibiydi. Televizyondaki spor bülteni birden kararırken, kadın sporcuların görünürlüğü de kararabiliyor.

İçimdeki sivil toplum çalışanı derin bir nefes aldı ve düşündü: “Evet, bu sadece teknik bir arıza değil; bu bir anlatım biçimi, bir sembol.” Gerçekten de, birçok alanda kadınların ve diğer azınlık gruplarının seslerinin duyulmaması, toplumsal bir “kararma” anlamına geliyor. Ekranlar kararırken, bazen toplumsal yapılar da aynı şekilde kararıyor ve görünmez oluyor.

Toplumsal Cinsiyet ve Medyada Görünürlük

Televizyonun ekranı kararırken, bazen bu kararış, medyada kadınların ya da LGBTQ+ bireylerinin dışlanmasının bir metaforudur. İstanbul’daki bir kafede, ekranı izlerken dikkatimi çeken başka bir konu vardı. Ekranda sürekli olarak erkeklerin domine ettiği haberler ve reklamlar gösteriliyordu. Birkaç kadın müşteriden biri, “Kadınlar bu ekranda ya çok silik ya da çok abartılı şekilde sunuluyor” dedi.

Ekranın kararışı, toplumdaki bu cinsiyetçi bakış açısının sadece medyada değil, hayatın her alanında ne kadar derin olduğunu gösteriyor. Kadınlar, ekranlarda sadece ev işi yapan, duygusal roller üstlenen figürler olarak karşımıza çıkabiliyor. Oysa bu çeşitlilikten yoksun medya temsilinin, toplumda kadınların toplumsal rollerine dair yanlış algılar yaratması kaçınılmaz.

Kadınlar ve LGBTİ+ bireyler genellikle ana akım medya tarafından ya görmezden gelinir ya da temsil edilse bile bu temsil çoğu zaman yanlış ya da yanıltıcı olur. Oysa, toplumsal çeşitliliği ve eşitliği sağlamak adına, bu grupların ekranlarda daha fazla yer alması gerektiğini unutmamalıyız.

Çeşitlilik ve Sosyal Adalet Açısından Bir Yansıma

Toplumsal cinsiyet ve medya temsilinin ötesinde, televizyon ekranının kararması, aslında toplumsal çeşitlilik ve sosyal adaletle ilgili daha büyük bir sorunu da simgeliyor: görünmeyen grupların dışlanması. İstanbul’un farklı semtlerinde, farklı yaş ve gelir gruplarındaki insanların, ekranlarda gördükleri şeyler arasında büyük uçurumlar var.

Bir gün, bir kafede yaşlı bir adamla sohbet ederken, ekranın kararışını izlerken şunları söyledi: “Bu ekranlar sadece gençleri gösteriyor. Neredeyse hiç yaşlıları görmüyoruz. Ama yaşlılar da var, onların hikayeleri de önemli.” Gerçekten de, televizyon ve medya temsilinin çoğu zaman genç, dinamik ve hep aynı türde insanları ön plana çıkardığını düşünüyorum. Özellikle yaşlılar, engelli bireyler veya göçmenler gibi gruplar, televizyon ekranlarında nadiren kendilerine yer bulabiliyorlar.

İçimdeki sivil toplum çalışanı, bu eksikliğin toplumsal adaletle ilgili olduğunu hissediyor. Çünkü her bireyin sesinin duyulması, her kimlik ve hikayenin ekranlarda yer bulması gerekir. Ancak ekranlar kararırken, bazen bu sesler de kararır, kaybolur ve toplumun o kesimlerinin varlığı bile gözden kaçırılır.

Sonuç: Ekranın Kararması, Toplumsal Eşitsizlikleri Gösteriyor

Televizyonun ekranı birden kararırken, bu sadece bir teknik arıza değil. Bazen bu, toplumsal yapının, adaletin ve eşitsizliğin bir yansımasıdır. Toplumsal cinsiyet, çeşitlilik ve sosyal adalet açısından, ekranların kararışı, görünürlükten dışlanmış grupların kaybolmasının bir metaforudur. Medyada ve yaşamda daha fazla çeşitliliğe, daha fazla eşitliğe ve daha fazla görünürlüğe ihtiyacımız var.

Sokakta, toplu taşımada, her yerde gördüğüm gibi, televizyonun ekranı kararırken, bazen bizler de bir şeylerin eksik olduğunu hissediyoruz. Bu eksiklik, sadece teknik bir sorunun ötesinde, toplumsal bir eşitsizliğin belirtisidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort deneme bonusu veren siteler
Sitemap
hiltonbet giriş